Kaosun İçindeki Huzur

Ancak yağan karı izlerken idrak edebildiğim bir şey bu; kaosun içindeki huzur.

Kar tanelerinin nasıl da düzensiz ve kaotik olarak yeryüzüne indiklerini görüyorken bir yandan içimde bana verdiği huzur hissinden gelen idrak hali.

Yaşamın da bize gelişi aslında kar tanelerinin düşüşü gibi değil mi,

Bir bilinmezliğin içinde, bize doğru akan bilgi, deneyim, etki, olaylar silsilesinin arasında yürüyerek yol alıyoruz,

Yaşamımızın imparatoru olmak sağ elimizde madde dünyasına hükmettiğimiz ankh sembolü varken sol elimizde dişil sevginin temsili küreyi tutup ruh ve madde dünyasındaki dengeyi sağlayabilmek,

Kar fırtınasında kaos içinde düşen karlar ve içindeki adını koyamadığım o şeyin verdiği huzur hissi

Yaşamın kaotik yapısında eril yanınla yürürken, dişil yanınla sevgi titreşimini kalpte hissederek madde ve mana arasındaki dengede huzuru deneyimlemek

Ben burada bir bağlam hissediyorum umarım yazının ilerleyen satırlarında bu bağlamı ortaya koyabilirim

Kaotik gelen yaşamın içinde huzur bulabileceğim tek alan sevgi, bunu en saf haliyle hissedebildiğim tek şey ise İlahi Sevgi

Konu koşulsuz sevgiye varacak belli...

Bir reiki alan çalışması yengeç dolunayı...koşulsuz sevgi ve en derin korkularımız üzerine niyetle...alana girdiğim anda gelen tek cümle açtı bir ömür kapalı kalan o kapıyı.

“Veremeyeceğim şeyin talep edilmesine duyduğum korku ile koşulsuz sevgiye teslim olamam” ve bir halat kilit...

Karanlık bir odadayım, içimde yoğun bir korku kol geziyor, ses benimle alay edercesine açsana gözlerini diyor.

Korkuyorum açamam gözlerimi açarsam ne göreceğimden emin değilim...Thoth Usta sen bana yardım edersin dediğim anda karanlık oda aydınlanıyor ama gözlerim halen kapalı ve ses halen alaycı.

Korku öfkeye dönüyor ve ben buradan bu konuyu çözmeden ayrılmam diyerek gözümü açıyorum.

Oda bomboş, ses yine alaycı ben koşulsuz sevgiyim diyor, öfkem evrene sığmıyor.

Gümüş ejder gel hemen ve beni alana taşı, evrim öfkeni tut bozma çemberin ruhunu,

Çemberdeki herkes dağılıyor kalıyorum ateşin başında, o cümlenin yazıldığı kağıdı ve halat kilidi atıyorum ateşe ama ikisi de yanmıyor,

Kalbimde ya olmazsa korkusu ile eş değerde bunu çözmeden bu alandan ayrılmam inadı, kafama koydumsa inadımdan eminim, canım inadım.

Bakıyorum yanmıyorlar, ateş yandıkça ben siyah duman olup havaya dağılıyorum, yardım istiyorum neyi görmem gerekiyorsa görebileyim diye,

Bunu Yaratıcı ile çözerim ben deyip çıkıyorum yanına, aşağıda herkes birbirini ve kendini koşulsuz sevgi diye kandırıyor, yok öyle bir şey.

Kimse birbirini koşulsuz sevemez, koşulsuz seven tek güç sensin, insan koşulsuz sevemez yok öyle bir şey,

Kızım geliyor elimden tutup bir halının altındaki dinozor oyuncağı gösteriyor, anne bak Yaratıcıdan istediğim oyuncağı bana noel baba getirmiş, beni çok sevdiği için bu hediyeyi Yaratıcı ona vermiş,

Teşekkür ederim anne bana bunu öğrettiğin için diyor,

Seni sadece Yaratıcı koşulsuz sever ne ben ne kimse, sen de kimseyi koşulsuz sevemezsin deyip kilit aklımda oradan ayrılıyorum.

Ateşin içinde kilit ve cümlenin yazıldığı kağıdı görüyorum, kalbimdeki öfke tufan halinde bir okyanus.

Kızıl ejder gel bu alevi sen harla, yık buradaki hizmetini dolduran örüntüyü bunu ancak senin ateşinle çözerim.

Kızıl ejderin alevi volkan gibi ama kilit ve o cümle halen ateşin içinde aynı şekilde.

Alanda bir sürü insan ve bir kayanın üzerine çıkıp onlara öfkeyle bağırıyorum.

Kendinizi kandırmayın, koşulsuz sevgi diye bir şey yok, bir tek güç var koşulsuz sevgi veren o da Yaratıcıdır.

Ateşin başına geliyorum tekrar ve içimde bir ses kilidi açsana diyor anahtarı yine kızım getiriyor,

Açıyorum kilidi ama bir şey değişmiyor, çaresiz kalıyorum öylece ateşin başında, gözlerim kilitte bekliyorum, olana teslim oluyorum.

Birden içsesim kimseyi koşulsuz sevemem, kimseye koşulsuz sevgi veremem ama kendime bunu verebilirim, koşulsuz sevgiyi ancak kendim üzerinden deneyimleyebilirim diyor ve kilit ateşte eriyor kağıt küle dönüyor.

Yaratıcıya çıkıyorum şimdi anladım ne demek istediğini, sen beni koşulsuz seversin ben kendimi, kendimi senin gözlerinden görerek koşulsuz sevgiyi deneyimleyebilirim, buradan doğan etki ile etrafıma koşulsuz sevgi titreşimini yayabilirim,

Çok yorgun düşüyorum, eteklerinde uyuyabilir miyim sevgili Yaratıcı diyor ve uyuyorum,

Az sonra aşağı iniyor çemberdeki kadınlara sarılıp ay ışığında çıplak denize giriyorum,

içine düştüğüm kaosun içinde sevgi mefhumunu anlayarak huzur buluyorum

Tanrım ne büyük bir idrak yaşıyorum.

Sevgili Ayşegül’ün vizyonunda ben ateşe bir kapı bırakmak istiyorum, tek bir kapı var aradığım o kapıyı ateşe bırakınca yüz bin kapı açılıyor. Yüz bin kapıyı görmesi engelleniyordu artık kapılar dönemi...

Göklerin kapısını inançla çok kere çaldım açan güce şükürler olsun...

evrim