Etrafındaki Gerçekliğin Seninle Konuşmasına İzin Ver - Altın Ejder

Yaratıcı

sana konuşur, bir hikaye açar da bunu sonuca bağlamaz mı?

Bu

sorunun cevabı tabii ki de O’

un şanına yakışır bir şekilde geldi, spiritüel

enerjilerin yoğun olduğu o topraklarda tatildeyken.

Algılarım açık hala.

Bir instagram hikayesinde Joseph Campbell’e ait bir söz işaret

fişeği gibi zihnimin karanlığında bir aydınlık yarattı.

Kartal ruhu temsil eder yılan ise bedeni ikisinin birleşimi

ejderhayı doğurur manasında şimdi net anımsayamadığım bir cümle.

Bedenimi sıcaklık bastı görünce, demek ejderin taşıdığı mana bu

dedim içimden ve içimde halen bir soru var. Peki şimdi ne demek istiyorsun?

Aradan iki ya da üç gün geçiyor, eşim bir köylünün yaşadığı

deneyimi anlatıyor bana,

İnekleri yayarken yukarıdan bir şey düşmüş yakınına, bir bakmış

yılan ile kartal birbirine dolanmış şekilde yerdeler, birbirlerini yemeye

çalışıyorlar.

Bedenimi ateş basıyor, göğe bakıp göz kırpıyorum aldım mesajını dercesine. İçimden

diyorum ki; bu hikaye benim için ama üzgünüm Yaratıcı ben halen tam olarak ne

demek istediğini anlamıyorum.

Birkaç gün sonra yaz ortasında köye yağmur yağıyor ki giderken hep

inşallah yağmurlu bir hava olur çünkü ben orada yağmuru izlemeyi çok seviyorum

diyorum.

Yağmurun yağdığını görünce her şeyi bırakıp dışarı çıkıyorum

izlemeye başlıyorum, içsesim bu havada reiki çalışsam ya diyor ve başlıyorum

şuan ihtiyacım olan neyse şifalansın niyeti ile ellerimi çakralarıma koyarak

gözlerimi kapatıp çalışmaya.

Ellerimi kalbime götürünce göğsüme bir sıkıntı oturuyor, birden

kendimi mezarın içinde görüyorum, karanlık, sessiz ve sıkışık.

Birazdan oradan çıkıyorum, yürüyerek çok yüksek bir tepede

uçurumun kenarına varıyorum, gökyüzüne bakıyorum. Karşıdan bir karartı geliyor.

Bir kartal bu evet bir kartal beni pençeleri ile alıyor ve

yukarından alemi seyre dalıyorum.

Beni bir ormana getiriyor, karanlık bir ormanda ateşin başına ve

yanımda duruyor. Soruyorum neden buradayız?

Kartal kendinden çok emin çok sakin ve

bilge. Çok derini göreceksin diyor. Bekliyoruz.

Sonra tam karşımızdan ormanın karanlık

yerinden bir şey geliyor. O bir yılan hem de devasa, öyle ki sadece görüşüme

kafası sığıyor.

Korkuyorum ve kartal sakince o senin nagualin

diyerek beni yatıştırıyor. Üçümüz ateş başında bekleyerek ateşi izliyoruz.

Kartal bir yerde ateşin içinde girmeye

hazır mısın diye soruyor, hazırım ve üçümüz ateşin içine giriyoruz. 

Ateşin içindeyken içsesim ellerini solar

pleksus çakrana koy diyor ve ellerimi oraya koymamla birlikte kusma hissi ile

öğürmeler yaşıyorum ve bir süre sonra yatışıyorum.

Sonra ellerimi sakral çakraya koymam

söyleniyor ve koyuyorum bu esnada ateşten çıkıyoruz. Ateşten çıktığımızda artık

orada kartal ve yılan yok bir ejder var ama görünüşü yok, hissi ve bilgisi var.

Ona soruyorum senin rengini görebilir miyim?

Altın renginde bir ejderha oluyor ve bana kendine bak diyor. 

Kendime bakıyorum ben de altından bir

ejderhayım ve bana artık birlikteyiz diyor.

Peki şimdi ne olacak dahası var mı diyorum,

burada kalacağız bunları yaz diyor.

Hala kalbimdeki yoğun enerji ve

unutmamalıyım endişesi ile reikiye son veriyorum 

Reiki grubuna deneyimimi yazıyorum bunun

anlamını da bilmiyorum.

Canım Hocam bana cevaben ‘’bu harika bir deneyim iyi ki yazdın

Evrimcim. Hem nagualinle buluşmuşsun hem de altın ejder kodunu açmışsın. Hayırlı

olsun, sana şifa getirsin. Öyle de oldu. topraklanma ihtiyacı hissedebilirsin,

bu dönem topraklanmaya, bu yüksek enerjileri bedenine oturtmaya niyetle çalış

sadece. derin çalışmalara birazcık ara ver.’’

Sadece ağlıyorum çünkü içimde büyük bir aşk hali buna sadece

ağlayabilirim. Hediyeye bak hediyeye bak...

Hocam birkaç gün sonra bunun anlamını da yazıyor.

‘’Altın ejder koşulsuz sevgiyi temsil eder ve bu sevgiyi yaşamında

nerede eksik bırakıyorsun artık daha görünür olacak, bunu dönüştürmek için de

içsel desteğini daha rahat hissedeceksin. ayrıca onu çağırarak çalışmalarına

kalp alanına çalışmasını isteyebilir, sevgi frekansına uyumlanmayı

isteyebilirsin. yine gün içinde onu düşünmek, sevgiden uzaklaştığında yanına

çağırmak da çalışmalara başlamak için güzel adımlar olacaktır.’’

Benim hep bir derdim vardı kendimi bildim bileli, sevildiğimi

görmek.

Sonra ben anne oldum derdim oldu sevebilmek.

İçini dolduramadığım bu mefhum sevgi-sevmek-sevilmek.

İçimde bir aşk var Yaratıcıya duyduğum onun tarifi yok.

Beni benden iyi bilen ve her şeyden çok ve gerçekten koşulsuz

seven Yaratıcı. 

Ağlıyorum ben yerli yersiz ağlıyorum, yaşadıklarıma ancak tanık

olup ağlayabiliyorum.

Evrim